Juan Gallego Benot & Carmen Yruela'nın "Tatlı su denizkızının şarkısı" [Canto de una sirena de agua dulce]

Görsel projeksiyonlar, videolar ve çeviri metinler eşliğinde ses ve şiirsel deneylerden oluşan sürekli bir yolculukla, 'aşinalık' ve 'yabancılık' fikirleriyle oynarken gelenek ve modernlik arasındaki sınırları zorlayacaklar. Sonuç, hem kökenlerinden kopuk hem de ortaya çıktığı koşullara isyan eden bir siren şarkısının duyusal bir araştırmasıdır.

Carmen Yruela ve Juan Gallego Benot, şiir ve flamenko arasındaki karmaşık ilişki üzerine yıllarca birlikte çalıştılar. Çalışmaları, flamenkonun derin, yankılanan seslerinin, özellikle modern manzaralara ve kentsel alanlara odaklanarak, çağdaş koşullarla etkileşime geçmek ve bunları yansıtmak için nasıl kullanılabileceğini araştırıyor. Onlar için bu ortamlar sadece fiziksel yerler değil, aynı zamanda geleneksel formların yeni eleştirel perspektiflerle buluştuğu ve etkileşime girdiği deney alanlarıdır. Yruela ve Benot, Tanca'daki bir aylık misafirlikleri sırasında görsel, işitsel ve şiirsel kaynakların bir araya geldiği ortak bir deneysel alan yaratmaya koyuldular. Misafirliklerinin doruk noktası, işbirliği süreçlerinin evrimini yansıtan bir performans olacak. Bu performansın merkezinde, hem kafa karışıklığını hem de olağanüstü netlikte duyumlar deneyimleme fırsatını temsil eden bir tema olan 'siren şarkısı' hikayesi yer alıyor. Geleneksel olarak baştan çıkarma ve gizemle ilişkilendirilen siren şarkısı kavramı, çalışmalarında hem tanıdık hem de yerinden edilmiş bir figür olan, mitolojik kökenlerini yansıtan ancak garip bir şekilde yersiz hissettiren bir ortamda gezinen bir 'tatlı su denizkızı' olarak yeniden tasarlandı. Bu yerinden edilme, gelenek ve modernite arasındaki gerilimi sembolize ediyor ve bu da onların araştırmalarında kilit bir tema. Bu bağlamda siren şarkısı, flamenko gibi geleneksel formların hem geçmişe dayanma hem de çağdaş norm ve beklentilere meydan okuyacak şekilde yeniden yorumlanma biçimine dair bir metafor haline geliyor.

Gösterileri sürekli bir yolculuk, hem duyusal hem de entelektüel bir keşif olarak ortaya çıkacak. Canlı şarkılar, şiir okumaları ve görüntü, video ve çeviri metinlerin projeksiyonlarının bir karışımı aracılığıyla, yerinden edilmiş, alçaltılmış ve kendi ortaya çıkış koşullarına karşı döndürülmüş bir siren şarkısı kavramını somutlaştıran sürükleyici bir deneyim yaratacaklar. Flamenko ve şiirin modern dünyaya yanıt verme ve onu eleştirme yollarını araştırırken, gelenek ve deneyselliğin yan yana gelişi bu yolculuğun merkezinde yer alacak. Sirenin şarkısını hem bilinen hem de bilinmeyen bir şey olarak sunan Yruela ve Benot, seyirciyi tanıdık olanı yeni ve rahatsız edici bir ışık altında keşfetmeye davet ediyor. Tatlı su denizkızının kentsel bir peyzajdaki varlığı, geleneksel sanat formlarının nasıl uyarlanıp dönüşebileceğine, yeni anlamlar ve eleştirel düşünme araçları haline gelebileceğine dair bir metafor işlevi görüyor. Performans, misafir sanatçı programı süresince gelişen sanatsal süreci sergilemenin yanı sıra, hızla değişen dünyada kimlik, kültür ve sanatsal ifadenin akışkanlığı üzerine bir yorum da sunacak.

‍